Göz yanılması, el çabukluğu, kalp çarpıntısı... Zaten bir sirkten daha fazla ne beklenebilir ki... Angela Carter, Londra'nın her daim yağmurlu, rutubetli işçi mahallelerinden Rusya'nın kurak, hüzünlü taygalarına savrulan bir sirk kafilesinin peşine düşüp, ihtiraslı bir kurmacaya dönüşen pikaresk bir fars yaratıyor. Hilkat garibeleri, muhataralı ayyaş palyaçoları, kana susamış kaplanları ve efsunlu trapezcisiyle duvar diplerinde saklanmaya mahkûm karakterleri sahne ışıkları altında onurlandırıyor ...