İslâmiyet’in ilk devirlerinden itibaren sûfîlerin icra ettikleri mûsikî, semâ‘, devrân ve raksın meşruiyeti tartışılagelen bir konu olmuştur. Bir kısım âlimler bunların caiz olduğunu savunmuş bir kısmı da bunların icra edilmesini pek hoş karşılamamıştır. Hatta mûsikî, semâ‘ ve devrânla iştigal edenler tekfirle dahi itham edilmişlerdir. Özellikle 17. yüzyıl İstanbul’unda ortaya çıkan ve dine sonradan girdiği söylenen bid‘at ve hurâfeleri ortadan kaldırmayı kendilerine düstur edindiklerini iddia e ...