“Tamam haziranın on yedinci günü idi. Yaz, hararetini şehrimize yığdığı gibi letafetini de parça parça yaptığından vapura biner binmez yukarıya çıktım. Dört beş saatten beri beynimi yoran gazete sütunları yerine başka manzaralar seyretmeye karar verdim. Fakat kabil mi? Gazete müvezzinin [dağıtıcı] biri elime bir ‘Piti Jurnal’ sıkıştırdı. Resimlerine baktım, şu konuyu okuyayım derken Haydarpaşa önüne geldik. Artık elimden bıraktım. Köy, yığın yığın haneleri, rıhtımı ile manzur oluyordu. Takarrüp ...